Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | become bad-tempered v. | huysuzlaşmak | ||
He became bad-tempered, continually criticized his wife's cooking and complained of a pain in his stomach. Huysuzlaştı, karısının yemeklerini sürekli eleştirdi ve midesindeki ağrıdan şikayet etti. More Sentences |
||||
General | become bad-tempered v. | huysuzlanmak |